Ülkemizi de etkileyen covıd 19 salgın süreci, daha önce akla gelmeyen birçok konuyu düşünmemizi gerektirdi.
Her şeyden önce, bu salgın sürecinde halk sağlığının korunması birinci önceliktir; devlet tarafından bir dizi tedbirler alınmış ve aktif olarak uygulanmıştır.
Bu önlemler kamu ve bireysel sağlığın korunması için alınmakla birlikte; uygulama alanının genişliği, süresi, ekonomik ve hukuki etkileri açısından önemli sonuçlar ortaya koyma potansiyeline sahiptir. Bu somut durumun arabuluculuk yoluyla uyuşmazlık çözüm yöntemlerine (gönüllü ve dava arabuluculuğu uygulamaları) olan ihtiyacı artıracağı düşünülmektedir.
Bu noktada “yeni normal ” olarak ifade edilen süreç, toplumun tüm kesimlerini ve olağan süreçleri etkileme potansiyeline sahiptir. Bu noktada arabulucular; arabuluculuk süreçlerine ilişkin süreçleri pratik, hızlı, etkin ve sağlıklı bir şekilde yürütebilecek; birçok konuda yaşanan dijitalleşme eğilimi gibi arabuluculuk süreçlerinin dijitalleştirilmesi ihtiyacı ve arabulucuların teknoloji kullanımının artması ortaya çıkmıştır.
Arabuluculuk sürecinin gönüllü bir süreç olması, esnekliği ve yeniliklere açık yapısı, uyuşmazlık konusu tarafların ihtiyaçlarını yargı süreçlerinin yavaş ilerleyen aşamalarına kıyasla çok proaktif bir şekilde karşılama potansiyelini ve başarısını ortaya koymaktadır.